14 Ocak 2014 Salı

Önemsiz Bir Kişinin Önemsiz Dünya Görüşü


 İnançlar tarafından tarumar olmuş bertaraf edilmiş neye inanacağını karıştırmış bir insanlık duruyor Dünya’da.Bir çok insan şaşkınlıkla kendilerine ailesi tarafından öğretilmiş bir dinin peşinde sürükleniyorlar.Burada dinleri karşılaştırıp doğru yanlışı bulmaya çalışmayacağız.İşimiz dinlerle de değil işimiz insan ile.Özümüzde iyi olan bizler miyiz yoksa görüntülerimiz mi ? İyi gözükmeye çalışan biz miyiz yoksa görüntülerimiz mi ? Görüntülerimiz. Nasıl olmak istiyorsak görüntüde onu veriyoruz arkasından gerçek biz ile tanıştırıyoruz  karşımızdakini. O da içimizde.Kişilere bakarak ne olduğumuzun farkına varıyoruz.Onlarda inandığımız ve söylemiş olduğumuz yalanlar, doğrular, duygular, hissiyatlar, fikirler, ideolojiler kısacası size dair her şey var. Tanıyıp ilişkide olduğumuz insanlarda biz varız başkası değil. Klişeleşmiş kelimelerle hayatı anlamsızlaştırıyoruz veya hayata anlam katamıyoruz gibi kelimelerin arkasına sığınıp yayınları bilinen doğrular, kabulü çok olan tarafın fikirlerin altında ezip bitirmek yok…
    Zaman öyle de böyle de geçiyor, bitiyor. Zamanın tükenir olduğunun farkına varmamızı sağlayan şey neydi, nasıl oldu da bu zamanlara kadar fark edilmeyeni fark ettik. Daha doğrusu fark ettiğimiz ama unuttuğumuz şeyleri nasıl gündeme getirdik. Ölenler hayatta bir çok cevap aranılan sorunun cevabıdır aslında. Onlara bakmakla bulamayacağımız şeyler ancak yine de bizim bilmediğimiz şeyleri biliyorlar. Belki de onlarda olan cesaret yoktur bizde.  O yüzden buradayızdır. Ne olursa olsun ki en tatmin edici cevabı herkes dahil ben de ölünce alacağız. Ölümü düşünerek yaşanılmaz, ancak düşünmeden de yaşanılmaz. Bu derece çelişkili, ters, şahibeli durumdur yaşamak dostlar. Yaşarken ne  için yaşadığımızın farkına varmamak kadar kötü ne olabilir dünyada ?  Korkusuz kahraman değiliz hiçbirimiz. Korkarız ölümden, can yakan acıları yaşamaktan.  Korkuyu daha basite indirgeyip daha küçük şeylerden de korktuğumuzu söyleyebiliriz. Bazen bir küçük örümcekten bile korkarız. Çünkü bizler birer insanız. Belki bundan inanırız sonsuz yaşamın var olduğuna. Zerremizin bile olmadığını düşünmek korkutur bizi. İzimiz devam etmelidir dışımızda bir yerde. Ve bu düşünceler ve korkular içinde inanırız. İnanmayan insanlarda vardır bunlara rağmen. Bütün bildiklerine  rağmen göğüs germiştir hayata. Yaşamına anlam katmaya çabalar, bilgi açı insandır, ne kadar bilgim olursa, ne kadar öğrenirsem o kadar iyi der. Kimisi bu zamanlarda kızlar böylelerini çok fiyakalı buluyor. Toplumda yerim farklı olsun, diye bu yolları tercih eder. Rastlantı sonucu bulup girdiğim sosyal medya sitelerinde bu konular üzerine çok tartışılır. Sonucu bir yere varmayan uzun yazılar, uzun savaşlar verilir, uyku saati gelince bırakıp ertesi gün kalınan yerden devam edilirdi. Dini olan kesim “yanacaksınız” diye imana davet eder, dini inancı olmayan kesim ise “siz kendinizi kandırın o yalanlarla, varsa ben yanarım” diyerek cevap verirdi. Küfürler yapıştırılır, kullanıcı adlarına göre damga yapıştırılırdı. Ateist, yobaz, dinsiz, kafir vs. Saygının tersten nirvana yaptığı zamanları yaşıyorduk demek ki. Kimse kimseye olan saygısını belli etmiyor, saygı için çırpınanlar ise küfür ve damgayı yiyip dışlanıyordu bu zamanlarda…Böyle zamanlarda savunduğum tek görüş;  "Kişi kendi fikirlerini geliştirmeye bakmalı. Herkesten bir şey öğrenmeye çalışmalı, kimseyi aşağılamamalı. Her kişiden bir şeyler öğrenmeye çalışmalı." idi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder